Migren tedavisi için öncelikle hastanın tanısının konulması gerekir. Migren tanısı hastasının şikayetleri ile klinik olarak konulur. Başka hastalıklardan şüphelenildiği zaman bunları dışlamak için kan tetkikleri ve görüntüleme yöntemleri kullanılabilir. Tekrarlayıcı baş ağrısı bulunan hastalara beyin görüntülemesi (beyin tomografisi veya MR’ı) yapılarak migrene benzer bulgular gösteren diğer hastalıklar araştırılmalıdır.
Migren tedavisi genel olarak ilaç tedavileri ve ilaç dışı tedavi olmak üzere ikiye ayrılır.
Migren ağrısı hastalarında ilaç dışı tedavi seçeneği olarak kuru iğne tedavisi kullanılabilir. Kuru tedavisi, migren atakları ve ağrısının rahatlatmasına yardımcı olur.
Migren hastalarında miyofasiyal tetik noktaları bulunmuştur. Tek taraflı migrende, üst trapeziusta, sternokleidomastoid ve temporalis kaslarında aktif miyofasiyal tetikleme noktaları bulunabilir. İki taraflı migrenli hastalarda üzerinde yapılan bir çalışmada, %94’ünün temporalis ve subokipital kaslarda miyofasiyal tetikleyici noktaları gösterilmiştir.
Miyofasiyal tetikleyici noktaların sayısı, migren baş ağrılarının sıklığı ve hastalığın süresi ile ilişkilidir. Boyun, baş ve omuz kasları ağrıları ile migren atakları arasında bir bağlantı vardır. Boyun bölgesinden çıkan sinirlerin uyardığı bir kasta bulunan miyofasiyal tetik noktası migren atağını ve atak sıklığını kötüleştirebilir.
Kuru iğne tedavisi, aktif tetik noktaları bulunan kaslara küçük filament iğnelerinin batırılması ile gerçekleştirilir. Bu iğneleme ile kaslarda, kimyasal, vasküler ve hücresel değişiklikler oluşur ve kısalmış kaslar uzar.
Kuru iğnelemenin etkileri genellikle etkilenen kasların uzaması ile hissedilir. Ancak ağrıyı ortadan kaldırmak ve kalıcı değişiklikler yapmak için birden fazla tedavi seansına ihtiyaç vardır.
Kronik baş ağrısı olan birçok hastada, ağrıların boyundan veya daha spesifik olarak kafatasının tabanından kaynaklandığı bildirmektedir. Oksipital sinir blokları genellikle, boyun, migren ve küme baş ağrıları gibi durumlardan kaynaklanan kronik migren tedavisinde faydalıdır.
Oksipital sinir bloğunda, lokal anestezik ilaç enjeksiyonu ile sinirler uyuşturulur. Böylece sinirlerden beyine gelen ağrı sinyalleri ve bilgi akışını durdurulur. Oksipital sinir bloğu sonrasında kronik baş ağrılarında azalma olur.
Migren, kadınlarda erkeklerden daha yaygın olarak görülen bir rahatsızlıktır. Yapılan araştırmalar dişi seks hormonlarının kadınlarda migrenin daha fazla görülmesine sebep olduğunu göstermektedir. Yine bu araştırmalarda kadınlarda migrenin en çok üreme yıllarında görüldüğü belirtilmektedir.
Başın tek bir tarafında ağrını olduğu, ses ve ışığa karşı hassasiyetin arttığı, zaman zaman ışık çakması şeklinde patlamaların yaşandığı bir ağrı türüdür.
Migren tedavisinde kullanılan ilaçlar, baş ağrısı atakları sırasında ağrıyı ortadan kaldırmada ya da eşlik eden bulantı ve kusma gibi belirtileri de durdurmaya yardımcı olur. Ayrıca sık oluşan baş ağrısı ataklarının sıklığını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Migren tedavisinde kullanılan birçok ilaç bulunmaktadır.
Epilepsi, hipertansiyon ve depresyon gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, aynı zamanda migreni önlemeye veya rahatlatmaya yardımcı olduğu bilinir.
Baş ağrısı ataklar şeklinde kendini gösteriyorsa bu tarzda oluşan baş ağrısına migren ağrısı denir. Migren atakları ve migren ağrısı kişiden kişiye değişebilir. Bazen yılda 1-2 defa, bazen de bir ay içerisinde birçok kez ortaya çıkabilir. Migren ağrıları genellikle çok şiddetli ağrılar olduğu söylenebilir.
Migren ağrılarını diğer baş ağrılarından ayıran bazı özellikleri vardır. Bu özelliklerden en önemlileri baş ağrısı ile birlikte ortaya çıkan bulantı, ses ve ışığa duyarlılıktır. Hatta migren ağrısı olanlar ağrıya eşlik eden bu rahatsızlıklardan dolayı günlük işlerini yapmakta zorlanırlar ve yaşam kalitesini düşürür. Migren tanısı genellikle hastanın ağısına ve bu ağrının seyrine dayanılarak konulur.
Migren çeşitlerini bilmek, tedavinin doğu bir şekilde yapılabilmesi için çok önemlidir. Aurasız migren en fazla görülen migren tipidir ve migren ağrısı olanların çoğunda aurasız migren görülür.
Migrenin diğer bir çeşidi ise auralı migrendir. Auralı migreni olanlarda bazen aurasız ataklar da görülebilir.
Migrenin birçok farklı nedeni vardır ve bunların en başında genetik faktörler yer alır. Ailede bir kişide migren hastalığı varsa diğer bir aile bireyinin migren hastası olma olasılığı %40 gibi yüksek bir orandadır. Hem babası hem de annesi migren hastası olan bir kişide ise bu oran %75 gibi çok yüksektir.
Migren ağrısının sebeplerinden biri de vücutta oluşan hormonal değişimlerdir. Bu sebepten dolayı migren, kadınlarda daha fazla görülür. Kadınlarda migren atakları özellikle adet dönemlerinde hormonal değişimden dolayı artırabilir.
Adet döneminde baş ağrısının artması durumu migren varlığına bağlanabilir. Bu dönemde bulantı kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet oluşabilir. Bu ağrı genellikle tek taraflı, yoğun ve zonklayıcı özelliktedir.
Baş ağrısının yanında oluşan migren belirtileri:
Migren ağrı esnasında ışığa ve sese karşı artmış duyarlılık oluşur. Bu durum o kadar şiddetli olur ki; bu duruma maruz kalma oluşan ağrının şiddetini artırabilir. Diğer bir migren bulgusu da kokuya karşı artan duyarlılıktır. Bundan dolayı parfüm gibi kokularla hastalarda bulantı ve kusma görülebilir.
Migrenin Aurası: Migren bulgularından bir diğeri ise auralardır. Migren ağrısından önce görülen bazı nörolojik belirtiler “Aura” olarak isimlendirilir. Bu auralar duyusal veya görmeye ait bulgular şeklinde olabilir.
Migren aurası ağrı başlamasından önce veya ağrının ilk gelişme döneminde ortaya çıkar ve oldukça kısa sürelidir. Genellikle yirmi dakika sürerler.
Görsel aura: Hastalar parıldayan ışıklar tarif ederler.
Duyusal aura: Migrenin duyusal aurasında el ve dilde veya ağız ve çenede uyuşma, karıncalanma oluşur.
Migreni tetikleyen faktörler kişiden kişiye değişiklikler gösterebilir. Aynı kişide de migren atağını tetikleyen nedenler değişebilmektedir. Yanı aynı kişide bir atağı farklı bir neden tetiklerken başka bir migren atak ise farklı bir nedenden kaynaklanabilir. Bundan dolayı tüm migreni tetikleyen faktörleri bilmek ve bunlara dikkat etmek gerekir.
Bazı yiyecekler (peynir ve çikolata gibi) migren ağrısı oluşmasına neden olabilir. Diğer taraftan öğün atlamak veya öğünü geciktirmek, yeterli su içmemek de yine migren atağını tetikleyebilir.
Uyku düzeni de migren oluşmaması için önemlidir. Az veya faza uyumak migren ağrısının oluşmasına neden olabilir. Ayrıca aşırı egzersiz ve uzun süreli seyahatlleftigren ağrısını tetikleyebilir.
Çevresel faktörler de migren ağrısı oluşmasını tetikleyebilir. Çok parlak ve aralıklı yanıp sönen ışıklar, iklim değişiklikleri ve baskın kokular da migren ağleftüzerinde tetikleyici olabilir.
Yine psikolojik faktörler ve kadınlardaki hormonal değişimler de migren ağrısını tetikler. Migren ağrısına iyi gelen bir yiyeceğin varlığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ancak migrene iyi gelmediği gösterilen yiyecekler vardır. Migreni olan hastaların bu tür yiyeceklere dikkat etmesi gerekir.
Migren atağı oluşumunu tetikleyen yiyeceklere örnek olarak, çikolata, kakao, kahve, çay, bakla, kuru fasulye, mercimek, çeşitli deniz ürünleri, sakatatlar, alkollü içecekler, konserveler, asitli içecekleri, incir, kuru üzüm, papaya, avokado, muz ve kırmızı erik, fıstık ezmesi verilebilir.
Migren gebelik boyunca iyileşme gösterebilmesine rağmen, bazı hastalarda ataklar devam edebilmektedir. Gebelikte en yüksek migren aktivitesi ilk trimesterde görülmektedir. Hatta auralı migren hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkabilir.
Çünkü hamile iken auralı migren bildiren kadınların çoğunda aura öyküsü yoktur. Yine migrenli kadınların yarısından fazlası doğumdan sonraki ilk ay boyunca baş ağrısı yaşamaya devam etmektedir.
Yapılan çalışmalar migren atağı geçiren anne ve bebeğinin çeşitli riskler taşıdığı bildirilmiştir. Bunlardan annenin taşıdığı riskler iskemik inme, preeklampsi, hipertansif bozukluklar, miyokard enfarktüsü, kalp hastalıkları, pulmoner emboli, venöz tromboembolizm, trombofili ve dekolman plasenta olarak belirtilmektedir. Bebek için riskler ise preterm doğum, serebral palsi, düşük doğum ağırlıklı bebek ve infantil kolik olarak gösterilmiştir. Migren rahatsızlığı buluna gebelerin gebelikleri boyunca ve doğumdan sonra olsı riskler açısından takip edilmesi gerekir.
Gebelikte sık migren ataklarının olması tedavi edilmesi gereken ciddi bir durumdur. Ancak ilaç kullanılarak (farmakolojik) yapılan tedavinin fetüs ve embriyo üzerindeki olumsuz etkilerini vardır. Bu nedenle ilaçların bu olumsuz etkileri göz önünde bulundurulmalıdır.
Migren tedavisinde kullanılan çoğu ilacın gebeler üzerinde etkileri hakkında yeteri kadar çalışmalar bulunmamaktadır Bu durum ilaç kullanımı sonucu oluşacak riskleri de beraberinde getirmektedir.
Gebelikte oluşan migren atağı semptomların kontrolü için ilaç kullanmak gerektiğinde dikkatli ve düşük doz kullanılmalıdır. Bu nedenle gebelikte migrenin tedavisinde ilk olarak non-farmakolojik (ilaçsız) yöntemler tercih edilmelidir.
Öncelikle gebede migren atağını tetikleyen ajanlardan uzak durulmalıdır. Bu faktörlerin ortadan kaldırılması durumunda migren ataklarının sıklığını azalacaktır. Yine dengeli ve düzenli beslenmek, uyku düzeni, fiziksel egzersizler ve rahatlama teknikleri gibi davranışsal yöntemler migren ağrılarını azaltabilmektedir.
Biyo-feedback, kuru iğne tedavisi ve akupunktur gibi yöntemler gebelerde migren tedavisinde etkili ve güvenli olduğu kanıtlanmıştır.
Bazı vitaminler ve diyet destekleri (magnezyum, riboflavin, koenzim Q10) de gebelerdeki migrenin tedavisinde önerilebilir.
Gebelikte Migren ve Tedavisinde İlaçlı Yöntemler Nelerdir?
Migren ağrısı çeken gebe kadınlarda ilaç tedavisinin kısıtlı olduğu bilinmektedir. Asetaminofenin gebelerde migren tedavisinde kullanılabilir. Fetüs üzerinde teratojenik bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Bu nedenle tüm gebelik boyunca kullanılabilir.
Migren atağı esnasında veya migren atağını önlemek için kullanılan diğer ilaçların fetüs üzerindeki etkisi tartışmalıdır.
Oksipital sinir blokoji gebelerde migren atağı ve migren atağının önlenmesi için uygulanabilir.
Sık migren atakları tedavisi için oksipital sinir bloğu tedavisini uygulamaktayız. Migren ataklarının en önemli nedenini stres oluşturmaktadır. Tedaviler kısa süreli fayda sağlasa bile tedavilerin kalıcı etkilieri için stresten uzak durulmalıdır.
Diğer bir yöntem ise kuru iğne tedavisidir. Kuru iğne uygulaması ile baş bölgesinde ağrıya neden olan kas grupları esnetilmektedir.
© Habib Bostan. All RIghts Reserved.
Değerli Hastalarımız:
COVID-19 Nedeniyle Kliniğimizde Aldığımız Önlemler Salgını Nedeniyle Aldığımız Önlemler COVID-19 (Koronavirüs) Salgını nedeniyle korunma amaçlı önlemler alarak hastalarımızı tedavi etmeye devam etmekteyiz. Çünkü siz değerli hastalarımızın sağlığı bizim için çok önemlidir.
Kliniğimizde aşağıdaki önlemleri almaktayız. Randevu aşamasında hastalar öncelikle ateş, öksürük, boğaz ağrısı gibi solunum yolu enfeksiyonu şikayetleri açısından sorgulanmakta, şikâyeti olan hastalar salgın döneminde kliniğimize kabul edilmemektedir. Aynı anda birden fazla hastanın karşılaşmasını önlemek için randevu saatleri her hasta için 30 dakika olarak ayarlanmıştır. Hastalarımızın yanında refakatçi olarak en fazla 2 kişi kabul edilmektedir.
Bütün hasta ve hasta yakınlarının maske takması gerekmektedir. Bekleme alanlarında sosyal mesafeye dikkat edilerek oturulması sağlanmaktadır.
Muayenehanede her gün günlük olarak yüzeyler ve bütün kapı kolları antiseptik temizleyiciler ile temizlenmektedir.
Aldığımız önlemler sizlerin sağlığı içindir. Salgının kontrol altına alınması ve daha fazla yayılmaması için herkes tarafından bu dönemde kurallara uyulması son derece önemlidir. Sağlığınız ve sağlığımız için kurallara uyalım.
Sağlık dolu günlerde buluşmak üzere…
Randevu için Mesajınızı Yazabilirsiniz